20-21 Phoenix Suns

Son 5 senede ortalama 24 galibiyet ve Playoffsuz geçen yıllardan, 51 galibiyetle finale çıkış yapan 20-21 model Suns 

CP3

Geçen seneki 8-0 Bubble macerası sonrası Suns’ın takım oyunu oynayarak neler başarabildiğini görmüştük. Bu sene kadrolarındaki en büyük değişiklik tabii ki de 15 yıllık NBA kariyerinin sonlarına yaklaşmış ve şampiyonluğa aç Chris Paul idi. Point guard pozisyonunun isimleşmiş hali olan Paul, Houston ile geçirdiği senelerde de takım içi uyuşmazlıklar ve kötü şut performansları ile finali kaçırmıştı. Oklahoma ile de inanılmaz işler yapmış, genç takıma abi olmuştu. Phoenix için de aynı görevi yapan Paul, genç çekirdeğin ortasındaki pas istasyonu oldu. Saha içi ve dışındaki hareketleriyle de takımı ateşledi ve sezonu Batı Konferansında 2. Olarak bitirip Phoenix’e 11 yıl sonra Playoff heyecanı yaşattı. Covid protokollerine takıldığı maçlarda bile saha kenarındakiler aracılığıyla telefon başında takıma taktikler verdi. Özellikle Denver serisinde yaptıkları uzun süre hafızalarda kalacaktır.

DBOOK

Devin Booker’ın topu kendisi getirmek zorunda kalmadığı oyunda görevi, doğru opsiyonları yakalayarak basket bulmaktı. NBA yönetiminin izin vermemesi nedeniyle iptal olan CP3-Kobe hayallerimiz yeni versiyon ile gerçekleşmiş oldu. Zorlu atmosferde zaman zaman efektif oyun ortaya koyamasa da büyük performanslara imza attı. Özellikle Paul ile orta mesafede buldukları isabetlerle Kevin Durant , Bradley Beal gibi oyuncuların da bulunduğu listede yer aldı. Takımın en önemli skor üreticisi olduğu için de ona özel hazırlanan savunmalarla savaştı. 24 yaşında ve ilk Playoff tecrübesini yaşayan bir oyuncuya göre gayet iyi iş çıkardı.

AYTON

3 senelik kariyerinin en önemli yolunu bu Playoff ile kateden Ayton, bence Phoenix için parlak bir gelecek demek. Playoff boyunca farklı tarzdaki uzunlarla karşılaşmasına rağmen gayet iyi iş çıkardı. Fiziksel açıdan ilk defa bu kadar diri ve mental açıdan istekli bir Ayton vardı. Önceki senelere göre rakamlarda büyük bir oynama görülmese de daha efektif ve isabetli oynadığı da bir gerçek. Chris Paul, en çok ta Ayton’a yaradı diyebiliriz. Clippers serisi 2.maçının son saniyelerinde Crowder’ın kenardan attığı topla yaptığı “Alley-oop” Nba tarihinin tozlu sayfalarında şimdiden yerini aldı bile.

CROWDER-BRIDGES

Son 5 senedir Playoff denince akla gelen Crowder, geçen seneki Lakers finalinden sonra Miami’den ayrıldı. Özellikle dış şut katkısı vermesi, oyunu iyi okuması ve takım arkadaşlarını ateşlemesi sebebiyle ligin elit görev adamlarından olan Crowder, Playoff’ta normal sezonla hemen hemen aynı dış şut katkısını verdi ve Bridges ile birbirini tamamlayıcı bir forvet grubu oluşturdu. Bridges’in daha çok savunma ve yıpratıcılığı üzerinden fırsat yakalayan Suns, Crowder ve Cp3 gibi yüksek oyun görüşlü oyuncularla kolay basket aradı. Bridges’ın bu sezon hiç maç kaçırmadığını da unutmamak lazım. O, bu takımın elit savunmacısı ve iyi bir tamamlayıcı.

CAMERON (PAYNE VE JOHNSON)

Bu ikili bench katkısının temel taşları olmasına rağmen bu sezon özelinde iyi birer ilk 5 oyuncusu gibiydi. Payne ile başlayacak olursak, özellikle Paul’un oynamadığı maçlarda diğer 4 oyuncudan ayrı gibi gözükse de ciddi skor katkısı ve alan tehtidi oluşturdu. Ne yapacağı pek belli olmayan ve daha çok delici özelliğiyle potaya patlayan oyunu ile rakiplere zor anlar yaşattı. Johnson ise daha stabil oyunu ve sabit şutu ile sahadaydı. Playoff atmosferinde %44 gibi bir dış şut yüzdesi yakalayan Johnson, takımın oynadığı hücüm setlerinin genelde son kısmını oluşturdu.

Suns, 11 yıl sonra Playoff, 28 yıl sonra Final oynadı. Şampiyon olabilirlerdi, orası ayrı konu ama her ne olursa olsun doğru basketbolu oynama çabaları, oyundan kolay kolay düşmeyen mental güçleri ve kadroyu daha da iyi hale getiren Monty Williams ile bu seneki Suns bir başkaydı.

                                                                                   RALLY THE VALLEY